Reklam sektörünün klişeleri arasına yerleşmiş, hatta belki de ilk sırada yer alan “Logoyu bi’ tık büyütelim” günlerinden rakibinin aracını kendi reklamında kullanan; üstelik bir kıyaslama yapmayan ve olumsuz hiçbir şey söylemeyen reklamların olduğu günlere geldik. Alkışı hak eden markamız Toyota.

Komşu, Yunanistan’da Toyota’nın hayata geçirdiği reklamda bir kadın, gün ağarırken küçük çocuğunu kucağına alarak evden sessizce çıkıyor. Hızlıca Ford Fiesta’sına biniyor ve uzaklaşıyor. Reklamın sonunda ise Toyota’nın logosu çıkıyor. Mesaj net, “Ne sürdüğünün bir önemi yok, yeter ki kaçmayı başar.”

Toyota bu reklamı, şiddet mağduru kadınlara ücretsiz hukuki ve psikososyal destek sunan DIOTIMA adlı kuruma desteğini duyurmak için çekmiş. Güzel de bir içgörü yakalamış.

Toyota’ya şapka çıkarırken özellikle dijitalde marka kullanımının nasıl olması gerektiğini tekrar konuşmamız gereken günler geliyor. Hatta belki de geçiyor. Logonun hatta tüm branding’in arka planda olduğu, içeriğin kendini sattığı ve markanın arada bir izleyiciyi rahatsız etmeyecek kadar kendini gösterdiği örnekler mevcut ve bunların sayısı her geçen gün artıyor. Markalar için artık en büyük tehditlerden birisi de bi’ tık logoyu büyütelim derken tamamen görünmez olmak.