Bir süre önce otomobil markası Jaguar, “copy nothing” dediği bir lansman gerçekleştirmişti. Markanın gelecek vizyonunu ortaya koyan bir konsept otomobil ile birlikte tabii ki.

O günlerde konsept otomobilden daha çok konuşulansa markanın lansman reklamı olmuştu. Otomobili göstermeden sadece fütüristik karakterlerin olduğu, esasında ne yaptıklarının anlaşılmadığı fakat bir grup tarafından oldukça sevilen, hatta göklere çıkartılacak kadar köpürtülen bir reklamdı. Reklamı savunanlar -reklamcılar ve reklamcı olmayanlar- Jaguar’ın mevcut otomobil piyasasında farklılaşmaya ihtiyacı olduğunu savunuyordu.

Bir kısım içinse reklam bunun tam tersiydi. Otomobilden bahsetmeyen, hedef kitlesi ile alakası olmayan, ne dediği anlaşılmayan, “Alışılmışın dışına çıkın” derken orijinal olmak bir yana markanın genlerine de yabancılaşan bir işti. E tabii ki o ikonik güzelim jaguar da logodan gitmişti. 

Çok kısa bir süre önce ise markadan yeni bir haber daha geldi. Lansmanı yapan, konsepti oluşturan reklam ajansının yerine, marka yeni bir reklam ajansı arayışı içine girmişti. 

Burada Jaguar’ın reklamını eleştirenler ve çok sevenler arasında kim haklı yarışı içinde tabii ki değiliz. Değişime, dönüşüme karşı da değiliz. Ancak kendi genlerini, hedef kitlesini, tarihini hiçe sayarak yapılmaya çalışılan değişimlerin sonucu da ortada. Marka stratejisinin, konumlandırmanın “cool” görünmekten çok daha önemli olduğunu da Jaguar vesilesiyle bir kez daha görmüş olduk.